Tür: Dram
Vizyon Tarihi: Kasım 1985
Yapımı: 1984 – Türkiye
Süre: 84 dk.
Özellikler: 35 mm, Renkli, Dolby SR
Yaprak, sakin köyünü geride bırakıp, İstanbul’a kaderini aramak için gelen binlerce genç kadından biridir. Fakat büyük şehrin gerçekleri acıdır ve Yaprak şehrin vesikalı genelevlerinden birinde çalışmaya zorlanmıştır. Güzelliği ve gençliği onu genelev müşterilerinin gözdesi yapar.
Yaprak, zamanla ona ilgi gösteren iki erkeğin arasında kalacaktır. Necmi güçsüz fakat iyi niyetli biridir. Arap ise, en büyük gelir kaynağı olan karısı Zargana’yı kaybetmiş deli bir pezevenktir.
Vizyon Tarihi: Kasım 1985
Yapımı: 1984 – Türkiye
Süre: 84 dk.
Özellikler: 35 mm, Renkli, Dolby SR
Yaprak, sakin köyünü geride bırakıp, İstanbul’a kaderini aramak için gelen binlerce genç kadından biridir. Fakat büyük şehrin gerçekleri acıdır ve Yaprak şehrin vesikalı genelevlerinden birinde çalışmaya zorlanmıştır. Güzelliği ve gençliği onu genelev müşterilerinin gözdesi yapar.
Yaprak, zamanla ona ilgi gösteren iki erkeğin arasında kalacaktır. Necmi güçsüz fakat iyi niyetli biridir. Arap ise, en büyük gelir kaynağı olan karısı Zargana’yı kaybetmiş deli bir pezevenktir.
Necmi Yaprak’ı kabuslarla dolu hayatından kurtarmak istemektedir fakat karşısında Arap’ı bulur. Arap, Yaprak’ın kazancını sömürür ancak Arap’ın saldırgan hali Yaprak’ın aklını başına almasına neden olacaktır. Yaprak ve Necmi evlenirler ve Yaprak genelev arkadaşlarıyla ayrılır ayrılmaz, Arap son bir acımasız intikam için geri dönecektir. 14 Numara İrfan Yalçın’ın “Genelevde Yas” adlı kitabından uyarlanmıştır.
Ben 14 Numara’yı çektiğim sene, bir kişi bile filmi beğenmemişti. Şimdi, Çiçek Abbas’ı, Ford reklam filminde kült film olarak, yani bir dolmuşun hikayesi olarak kullandılar. Geçenlerde, Berlin in Berlin’i, Hıncal Ulu. “bir film nasıl yapılır” sorusuna örnek olarak gösterdi. Ne Çiçek Abbas, ne Berlin in Berlin, ne Propaganda, ne de 14 Numara’nın hiçbiri zamanında beğenilmemişti. Şimdi düşünüyorum, o yıllarda neredeyse küfür ediliyordu bu filmlere. Bir film yönetmenine küfür edilmez ki… Bir filmi seyredersin, ya beğenirsin, ya da beğenmezsin. Niye küfür ediyorsun adama? O yılların gazetelerini açıp bakarsan, o dönemin eleştirmenlerinin hemen hepsinin zalim olduklarını görürsün. Şimdi “Çiçek Abbas’ı çok seviyoruz.” Diyorlar. Allah Allah! “Berlin in Berlin’i yeni seyrettim ulan, zımba gibi filmmiş” diyorlar. Meltem Cumbul, Propaganda’yı seyrederken ağlamış. Allah Allah, bir şeyler yaptık da biz mi bilmiyoruz acaba? Yani filmlerimiz zaman geçince mi güzelleşiyor?” Sinan Çetin
AKADEMİDE
SİNEMA, FİLMİ YAPAN ADAMIN İHTİYACINI KARŞILAR
“Sinema bazen sanatçının küfretme işlevini karşılar, bazen gülme ihtiyacını karşılar. Filmi yapan adamın macera duygusunu, öfkesini karşılar. Filmi yapan adamın hangi ihtiyacı varsa onu karşılamak için vardır sinema. Sinema filmi yapan adamın ihtiyacını karşılar, seyreden adamın değil. Filmi yapan adamın öfkesi, küfrü, neşesi, macera duygusu yoksa seyreden adamında olamaz. O yüzden sinema sanatının da işlevi yoktur.” (Sinan Çetin Röportajı)
Küresel İletişim Dergisi, sayı 1, Bahar 2006 / Murat Soydan, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV Sinema Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi
SİNEMA, FİLMİ YAPAN ADAMIN İHTİYACINI KARŞILAR
“Sinema bazen sanatçının küfretme işlevini karşılar, bazen gülme ihtiyacını karşılar. Filmi yapan adamın macera duygusunu, öfkesini karşılar. Filmi yapan adamın hangi ihtiyacı varsa onu karşılamak için vardır sinema. Sinema filmi yapan adamın ihtiyacını karşılar, seyreden adamın değil. Filmi yapan adamın öfkesi, küfrü, neşesi, macera duygusu yoksa seyreden adamında olamaz. O yüzden sinema sanatının da işlevi yoktur.” (Sinan Çetin Röportajı)
Küresel İletişim Dergisi, sayı 1, Bahar 2006 / Murat Soydan, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV Sinema Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi