Tür: Dram, Komedi
Vizyon Tarihi: 16 Şubat 2001
Yapımı: 2000 - Türkiye
Süre: 108 dk.
Özellikler: 35 mm, Renkli, Dolby SR
“Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Türkiye'de bir karakola düşerler”
Okuldaki tiyatro provaları esnasında bayılan öğrenci Su’nun yapılan doktor muayenesinde lösemi hastası olduğu anlaşılır. Böylece oynamayı çok istediği Pamuk Prenses rolü de başkasına verilir.
Vizyon Tarihi: 16 Şubat 2001
Yapımı: 2000 - Türkiye
Süre: 108 dk.
Özellikler: 35 mm, Renkli, Dolby SR
“Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Türkiye'de bir karakola düşerler”
Okuldaki tiyatro provaları esnasında bayılan öğrenci Su’nun yapılan doktor muayenesinde lösemi hastası olduğu anlaşılır. Böylece oynamayı çok istediği Pamuk Prenses rolü de başkasına verilir.
Bu durumdan etkilenen Komser Cemil, kızını mutlu görmek için çareler düşünmektedir. Eski çocuk yıldızı Tatü bir filmde oynamış, fakat yüzünün yanması sonucu oyunculuk hayallerini yitirmiştir. Yönetmen olma hayaliyle yaşayan Tatü, Yeşilçam sokağından kopamamış iyi bir oyuncu ya da yönetmen değil, ama esrar satan bir genç olmuştur.
Tatü satış esnasında yakalanıp Komser Cemil’in bulunduğu Karakola getirilecek, geçmişi açıklanırken Komser Cemil kızının oynamak istediği “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” oyununu hazırlayıp TV'de yarışmaya katılma fikri gelir. Ancak bunu eski polis olan babadan ve hastalığı nedeniyle karakoldan uzak olan Başkomiser Selahattin’den gizli yapması gerekmektedir.
Tatü satış esnasında yakalanıp Komser Cemil’in bulunduğu Karakola getirilecek, geçmişi açıklanırken Komser Cemil kızının oynamak istediği “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” oyununu hazırlayıp TV'de yarışmaya katılma fikri gelir. Ancak bunu eski polis olan babadan ve hastalığı nedeniyle karakoldan uzak olan Başkomiser Selahattin’den gizli yapması gerekmektedir.
“Dramın içine bir gülümseme katıyorum elimde değil”
“Ben insanların en ciddi oldukları anda bir humor bulamazsan rahat edemiyorum. Bu film Aslında komik olmaması gereken bir film, çünkü bir dramı anlatıyor. Ama ne yapıp edip o dramın içine bir komedi katıyorum. Hayata da tavrım böyledir. Hayatın bu kadar ağır olmadığına inanıyorum. Bütün dünyanın yükünü sırtında taşıyan, asık suratlı Fransız aydın tipinden olamam ben. Böylelerinden kaçarım. Bazıları bu film için bu kadar gülme olur mu, gülmeye bile utandım diyor. Yahu niye utanıyorsun bu kadar gülmekten…”
Sinan Çetin
“Ben insanların en ciddi oldukları anda bir humor bulamazsan rahat edemiyorum. Bu film Aslında komik olmaması gereken bir film, çünkü bir dramı anlatıyor. Ama ne yapıp edip o dramın içine bir komedi katıyorum. Hayata da tavrım böyledir. Hayatın bu kadar ağır olmadığına inanıyorum. Bütün dünyanın yükünü sırtında taşıyan, asık suratlı Fransız aydın tipinden olamam ben. Böylelerinden kaçarım. Bazıları bu film için bu kadar gülme olur mu, gülmeye bile utandım diyor. Yahu niye utanıyorsun bu kadar gülmekten…”
Sinan Çetin
BASINDA
HALK MATİNESİ, SAFA ÖNAL“Feleğin sillesini yirerek” karakola düşmüş birtakım kadın ve erkekler… aykırı, öfkeli, fenalığa birikimli sanılan bazıları, bir genç kızın, hem de kendilerine acımasız davranan komiserin kızının yaşamı söz konusu olunca öylesine bir davranış beraberliğine giriyorlar ki, siz de onlarla beraber Pamuk Prenses’i yaşatmak için bir şeyler yapmak, gerekirse çaresizliği paylaşmak için gönüllü oluyorsunuz…
Masalın doğulusu batılısı olmaz… İçinde biraz umut, biraz gülümseme, çokça sevgi ve dünyaları aşıp geçen bir hayal gücü… Yaşamda çocuklara da büyüklere de yetecek kadar masal var, yeter ki onların Sinan Çetin gibi anlatmasını bilenler olsun.